İslam dininde borç alıp vermenin belli kuralları vardır ve bu kuralların dışına kesinlikle çıkılmamalıdır. İslamiyet’te borç alıp verenin dikkat edeceği iki ana temel vardır. Bu temelin ilki, Allah rızası için mümin kardeşinin sıkıntısının giderilmesidir. Bir hadis-i şerifte; “Kim (din) kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da ona yardım eder. Kim bir Müslümanın dert ve kederine çare olur ise, Allah da o sebeple kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntıyı kendisinden giderir” buyrulmuştur. Borç verirken menfaat beklenmemelidir. Borç veren elinden geldiğince kolaylık göstermeli ve borcunu ödemesi için zaman verilmelidir. Maddi durumu iyi olanlar yoksul birine borç verdiğinde, bu borcu sadaka olarak kabul etmelidir. Kesinlikle borçlu rencide edilmemelidir.
Borç alanın da belli kurallara uyması gereklidir. Kişi zorunlu olmadıkça borç almamalıdır. Yaşamsal zorunluluk varsa borç alınmalı, lüks harcamalar yapılmamamı, borç israf edilmemeli, ödemekte gayretli olunmalı, alacaklının iyi niyeti suiistimal edilmemelidir.
Borçlu ödemelerde zamanını geçirmemeli, ödeyebilecek durumda olduğunda borcunu hemen kapatmalıdır.
Zamanında ödemek için maddi durum yeterli değilse alacaklı bu konuda önceden bilgilendirilmeli ve süre istenmelidir. Bir hadis-i şerifte, “Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geciktirmesi zulümdür” denilmiştir.
Borçlu borcunu kesinlikle ahrete bırakmamalıdır.
Borç alan kesinlikle borcunu ödemek için çaba göstermeli, alacaklı olan da borç verme erdemine yeni bir erdem eklercesine borçluya müsamaha etmelidir.
Borçlu kesinlikle borcuna sadık olmalı, taahhüt ettiği günde borcunu ödemek için çaba göstermelidir.
Bupost hakkında tartışma