Hazreti Peygamber (s.a.s) buyurmuş ki ‘Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler.’ Söz konusu bu ölçüyle beraber toplumu fitne ile birlikte bozgunculuktan uzak durmak için davet etmektedir.
Elbette Gıybet bir kul hakkına girmiş olur. Gıybetini yapmış olduğumuz bir insan mümkün ise ona gıybet ettiğimizi ifade etmeliyiz ve sonrasında ise onla helalleşmeliyiz. Eğer bir insan gıybet etmişse ya da bile bile gıybeti dinlemişse; ‘Allah’ım, bizi affet ve gıybetini ettiğimiz kişiyi dahi bağışla.’ ifadelerine yer vererek dua etmesi gereklidir. Unutmamak gereklidir ki dua ile birlikte tövbe ilaçların ilkidir.
İslam alimi olanlar gıybetin hangi durumlar içerisinde caiz olabilecek olduğunu da izah etmişler. Bu söz konusu açıklamalarla beraber caiz olan haller ise şöyle ifade ediliyor.
- Bir insan eğer ki haksızlığa uğramış bir durumdaysa hakkını alabilme amacıyla bu hakkı alabilecek kişilere durumu anlatabiliyor olur.
- Dinimiz ile birlikte ahlakın yasaklamış olduğu bir tane davranışını bir tanesinde görse bu fiili düzeltmesi muhtemel durumda bulunan kimselere (müftünün yanı sıra devlet görevlisi ve benzerindekiler) ifade edebilir. Fakat sıdk ile birlikte garazsız olmak çok önemlidir.
- Halkıyla beraber insanları koruma amacıyla onlara hayırlı durumda bulunacağı kanaatiyle yetkili isimlere ayıpları ve de günahları onlara ifade edebilir. Bazı durumlarda ise bu caiz değil, gerekli dahi (farz) olabilmektedir. Misal olarak mahkemede şahitlik edebilecek bir kimse kusurları hakime bildirmiş olur.
Bupost hakkında tartışma